MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

Ekonomik gelişmeler ışığında dünya ve Türkiye konuşuldu 07.03.2018 tarihinde yayınlandı

Akdeniz’in sanayisi, enerjisi, politikaları, tarımı, lojistiği, turizmi, bütüncül kalkınması ve iş birliklerinin konuşulduğu, Akdeniz havzasındaki şehirleri ve ülkeleri bir araya getiren Akdeniz Ekonomi Forumu’nun ilk oturumunda mokroekonomik gelişmeler ışığında dünya ve Türkiye değerlendirmesi yapıldı.


Ekonomik gelişmeler ışığında dünya ve Türkiye konuşuldu

Moderatörlüğünü Forum İstanbul Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İlter Turan’ın yaptığı ilk oturumun konusu Makroekonomik Gelişmeler Işığında Dünya ve Türkiye. Değişen dünya dengeleri, yeni bölgesel ekonomik dinamiklerdeki aktörlerin rolü ve küresel ticaret eğilimlerinin ne yönde ilerlediği konularının ele alındığı oturumun konuşmacıları arasında Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, NTV Ekonomi Danışmanı Dr. Mahfi Eğilmez, NEF İcra Kurulu Başkanı Erden Timur ile Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı yer aldı. 

Eğilmez: “Dünya ekonomileri toparlanıyor”
NTV Ekonomi Danışmanı Dr. Mahfi Eğilmez konuşmasına dünya ve Türkiye ekonomisine yönelik perspektif çizerek başladı. Dünyanın yavaş yavaş 2008 yılında başlayan krizin sonuna geldiğini anlatan Eğilmez, ABD’de ekonomik verilerin normal seviyelerine yaklaştığını, Avrupa’da karışıklık, çok başlılık gözükmesine rağmen işsizlik dışında çok ciddi bir sorun kalmadığını, İngiltere’de toparlanmaların başladığını anlattı. Bu ülkeler toparlanırken çok ciddi paralar saçtıklarını dile getiren Eğilmez, “Bu dönemde para basılmadı gibi gözükmesine rağmen tahvil alıp para vererek durumu toparladılar ve para basmaktan da öteye geçtiler” değerlendirmesini yaptı. Çin’in dahi büyüme rakamının yüzde 11’den yüzde 6’ya gerilemesine rağmen bir büyüme gösterdiğini anlatan Eğilmez, dünya ekonomilerinin toparlanmaya başladığını söyledi. Bu süreçte Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin krize girmeden sıyrılmayı bildiğine dikkat çeken Eğilmez, “Yaşanan bu süreçler dünya ekonomilerine bir esneklik kazandırdı. Bu esnekliğin iyi yanı da kötü yanı da var. Esneklik hareket kabiliyeti sağladı ama bir yandan da bu esneklik bize bir şey olmaz havası yarattı ve önlem almaları erteledi” dedi. 
Şimdi sırada ticaret savaşları bulunduğunu vurgulayan Eğilmez, ABD serbest ticaretin şampiyonu iken birden korumacı bir havaya girdiğini, Çin’in korumacılıktan çıkıp yatırımlara başladığını dile getirerek bu işin nereye gideceğini bilmediğini söyledi. 

“Yapısal reformları yapmıyoruz”
Türkiye’ye yönelik değerlendirme de yapan Mahfi Eğilmez şöyle konuştu:
“Türkiye’nin durumu daha değişik. Bizde de bazı şeyler iyi bazı şeyler kötü. Türkiye bu krizlere, şoklara dayanıklılık göstermeyi becerdi. Artık büyük bir ekonomi. Eskisi gibi 200-300 milyar dolarlık bir ekonomi değil. Böyle ekonomiler esneme imkanı bulabiliyor. Bu arada çok da fırsat kaçırıyoruz. Mesela kaçırdığımız yapısal reformları yapmıyoruz. En son 2001 kriziyle mecburen yapısal reform yapmıştık. Doğru da bir iş yapmışız. Bir kamu harcama disiplini sağladık, bütçeyi tuttuk borçlanma azaldı. Şimdi yapmamız gereken başka şeyler var. Bu adımları atmalıyız çünkü dünya farklı bir yere evriliyor. Kararlı net ilerleyemiyoruz. Bugün uyguladığımız ekonomi politikasına bakınca bana sorarsanız sıkı değil ama sıkı kabul ediliyor. 2017’den itibaren maliye politikamız büyümeyi kollayan gevşek bir politika. Büyümeyi mi enflasyonu mu kontrol edeceğiz belli değil. İki yöne koşan farklı atlar var. Aynı yola koşmaları lazım.” 

Ateş: “Dijitalleşme kaçınılmaz”
Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ise Türkiye’deki bankacılık sistemine değindi. Türk finans sisteminin biraz topal gittiğini belirten Ateş, “Çünkü dünyada organize finans sistemleri iki ana temada. Biri bankacılık biri sermaye piyasaları. Bizde sermaye piyasaları daha zayıf durumda. Öte yandan bankalarda uzun vadeli finansman bulunuyor. 100 milyar dolarlık bir kredi var, yarısı enerji yarısı da diğer bayındırlık hizmetleri” dedi. Türkiye’de 2007-2017 yılları arasında yatırımların arttığını ama bunların hemen paraya dönüşebilecek yatırımlar olmadığını, ağırlıklı bayındırlık yatırımları olduğunu belirten Ateş, yurtdışındaki metotlar gibi kredilerin bankacılık ürünü olarak ihraç edilmesi gerektiğini söyledi. Ateş, yurtdışından gelecek likidite ile sanayi ya da turizm gibi neye ihtiyaç varsa paranın oraya aktarılabileceğini belirtti. 
Dünya ekonomilerinde bir dijital dönüşüm başladığını ve bankacılık sektörünün de bu dönüşüme uyum sağlamaya çalıştığını bildiren Hakan Ateş, konuşmasını Türkiye ekonomisini değerlendirerek sürdürdü. Ateş şöyle konuştu: 
“Makroekonomik göstergelerimizi Kemal Derviş politikalarına Akparti iktidarının iyi sahip çıkmasıyla birlikte gayet iyi koruyoruz. Kayıplara rağmen halen dayanıklılığımızı koruyoruz. Borçlanmamız halen yüzde 30 altında. Cari açık sorunu var ama bankacılık sisteminin üzerine bu kadar abanarak isterseniz KGF yapın ister kortizonla çözmeye çalışın bu yapıyı çok götüremeyiz. Bizim kendi mal ve hizmetlerimizi daha iyi kilo fiyatlarıyla, dışarının alabileceği bir pozisyona getirmemiz lazım. Kalitede rekabette üretime başlamalıyız. Biz de dijitalleşerek bunu yapabiliriz.”

Timur: “Dünya ekonomileri yapay zekayı konuşuyor”
NEF İcra Kurulu Başkanı Erden Timur ise konuşmasında katmadeğersiz bir sanayinin sıradan bir inşaattan getiri açısından farkı bulunmadığını söyledi. Sanayinin, dijitalleşmenin önemine dikkat çeken Timur, insan nüfusunun 1940 sonrasında 3,5 kat arttığını, dijitalleşmenin ise bir keşif değil, sonuç olduğunu söyledi. Böylesi bir kalabalık nüfus içinde iletişimin analog sürmesinin mümkün olmadığını belirten Timur, “Biz Türkiye’de inşaat mı sanayi mi diye konuşurken dünya teknolojiyi, yapay zekayı konuşuyor. Dünyadaki yapay zekanın ülke ekonomilerine 16 trilyon dolar etki edeceği konuşuluyor. Dünyada robotların değeri ölçülmüş ve 732 milyar dolar sadece robotların alım satım değeri olarak gösteriliyor. Buna sağladıkları katmadeğer eklenirse rakamları tahmin etmek mümkün değil” dedi.  
Türkiye’de ise ar-ge’nin halen ‘arakla getir’ olarak algılandığından şikayetçi olan Erden, sözlerini, “Son sanayi devrimi olarak adlandırılan dijitalleşmede arayı maalesef özenerek kapatamayız. Yeni neslin farklı bir yaklaşım gerçekleştirmesi gerektiğini düşünüyorum” diye tamamladı.

Tosyalı: “Demir çelik üretimi dünya güvenliğine tehdit”
Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı ise tüm dünyada başlayan demir çelik savaşlarına dikkat çekti. Türkiye’de sektör üzerine bir koruma kalkanı bulunmamasından şikayetçi olan Tosyalı. “Bugün gelinen noktada demir çelik üretimi devletlerin ulusal güvenliğine tehdit. Her ülke demir çelik sanayisini korumaya çalışıyor ama ülkemizde bunu maalesef göremedik” değerlendirmesini yaptı. 
Türkiye’nin 53 milyon ton çelik üretim kapasitesi bulunduğunu ve bunun 37 milyon tonunu kullanabildiğini anlatan Tosyalı, 16 milyon ton ise ithalatı bulunduğunu bildirdi. “Tamamen korumasız bir durumdayız” diyen Tosyalı, ABD’nin son kararı ile Türk çelik sektörünün büyük bir riskle karşı karşıya olduğunu anlattı. Amerika’ya mal satmakta zorlanacak olan diğer devlet destekli çelik üreticilerinin Amerika dışındaki piyasalara saldıracağını ve hiçbir gümrük ve koruması olmayan Türkiye’nin ise hedef Pazar olacağını kaydeden Tosyalı, Türkiye’nin biran önce ithalata karşı tedbir alması gerektiğini anlattı. 


Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER