MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

Yapısal Reformlar Neden Sürekli Ertelenir? 06.07.2015 tarihinde yayınlandı

Ekonomi ile ilgili sorunların konuşulduğu her toplantıda veya konuşmada, konuşmacı sözünü bitirmeye yakın “yapısal reformlar yapılmalıdır” diyerek sözünü tamamlar. Yapısal reformlar ekonomik sıkıntılarımızı sıraladığımız listenin noktası gibidir. Peki, nedir bu yapısal reformlar ve neden yetkililer yapısal reformları geciktirirler?


Yapısal Reformlar Neden Sürekli Ertelenir?

Yapısal reform, bir sistemin daha verimli çalışabilmesi ve şoklara karşı daha dayanıklı hale getirilebilmesi için o sistemin yeniden yapılandırılması olarak tanımlanabilir. Örneğin; olası bir depreme karşı binaları daha güçlü bir hale getirmek istiyorsak, eskiden depremlere dayanıklı olarak yapılmamış yapıları yıkıp depreme dayanıklı yapılar yapmanız gerekir. Bu, hem zaman alacak hem de pahalıya çıkacak bir dönüşümdür. Ama tamamlandığında hem kentin görünümünü güzelleştirecek hem de depremlere dayanıklılığını artıracak bir yapısal dönüşüm olacaktır. Bu bir yapısal reformdur.

Veya şiddetli yağmur yağdığında evleri sular bastığında, yollar, alt geçitler göle döner. Bu durumu önlemek için kentin bütün altyapısını yenilemek geliştirmek gerekir. Bu hem çok yatırım ve masraf gerektiren hem de yağmur yağmadığı sürece görünmeyecek olan bir yatırımdır. Bunu yapmak yerine daha görünür, daha oy getirecek yatırımlar siyaseten öncelik kazanabilir.  İşte yapısal reformların geciktirilmesinin nedeni sanırım budur. Yapısal reformların olumlu sonuçları hemen görünmediği için siyasetin önceliği değildir. Ancak, uzun vadede tek çözüm bunlardır. Yapısal reformlar acı reçetelerdir ama şifa oradadır.  Siyaset geçici, palyatif çözümler yerine daha köklü olan yapısal reformlara odaklanmalı ve uzun vadeli planlar yapmalıdır. Bu, iş dünyasında da yükler getirecektir elbet ama sorun hepimizin sorunu. Taşın altına herkes elini koyacaktır.

Olaya bu benzetmeler ışığında ekonomi penceresinden baktığımızda; Sürekli açık veren bir sosyal güvenlik sistemi düşünelim.  Örneğin her ay sisteme üye olanlardan 100 lira prim toplanıyor ve bu gelir faiz hesaplarında ya da tahvil getirisinde nemalandırılarak 110 liraya çıkarılıyor. Buna karşılık yine diyelim ki sistemden sağlık gideri ve emeklilik maaşı alanlara da ayda 130 lira ödeniyor. Bu durumda sistem her ay 20 lira açık veriyor demektir. Bu açığı kapamanın dört yolu var:

1. Üyelerden alınan primleri artırmak

2.  Emekli maaşlarını ve sağlık sigortası katkılarını düşürmek

3. Emeklilik yaşını yükseltmek

4. Borçlanmak

Borçlanmak geçici bir çözümdür ve bazen de sorunu ağırlaştırabilir. O halde kalıcı çözüm için ilk üç düzenlemeyi yapmak gerekecektir. Bu düzenlemeler başlangıçta sıkıntı yaratacak ve belki de siyasal iktidara oy kaybettirecek önlemlerdir ama sosyal güvenlik sisteminin iflas etmemesi için yapılması şarttır. Bu düzenlemelere 'yapısal reform' diyoruz. Yapısal reformların önemli bir bölümü yukarıda sosyal güvenlik sistemi örneğinde değindiğim gibi siyasal iktidarın oy kaybıyla sonuçlanabilecek kararlara bağlıdır. O nedenle de kolay kolay uygulamaya konulamıyor. Son yıllarda bu anlamda önemli reformlar yapıldığını görmezden gelemeyiz ama dünyanın ilk on ekonomisi arasına girmek gibi bir hedefiniz varsa bunlar yetmiyor. 2023 için 500 milyar dolarlık ihracat hedefimizi varsa, böylesi bir düşük teknoloji ile hala üstesinden gelemediğimizi bir kayıt dışı ekonomi ile bu başarılacak gibi gözükmüyor.

Türkiye’nin ihtiyacı olan yapısal reformlar genelde üç başlıkta toplanıyor:

Siyasal reformlar

Sosyal reformlar

Ekonomik reformlar

Yazının başında sorduğum soruya geri dönmek istiyorum.  Yapısal reformların niçin yapılamadığına; bir alandaki yapısal reformu yapabilmek için o alanda gerek görülen yapı bozukluğunun nereden kaynaklandığı ve nasıl düzeltilebileceği konusunda iyi kötü bir görüş birliği olması gerekir. Diyelim ki eğitim alanında yapısal reform ihtiyacı olduğu kanısındayız. Bu konuda görüş birliği var mı? Bence yok. Herkes kendi dünya görüşüne göre bir eğitim sistemi tasarlıyor. Doğuyu düşünen yok. Her ideoloji kendi inançları çerçevesinde bir nesil istiyor. Ancak, tarih bize göstermiştir ki bir devletin varlığının devamı ideolojilere değil, bilim ve akla dayanmaktadır. Geçtiğimiz yüzyıl çeşitli ideolojilere dayanan devletlerin çöküşüne sahne olmuştur. Eğitim sistemi ile bu kadar oynanan bir ülkede eğitime olan inanç sarsılmaktadır. Adalet sistemi ile bu kadar oynanan bir ülkede hukuka olan güven sarsılmaktadır. Bu iki şey elden gittikten sonra geriye ne kalır ki?

Peki, yapısal reform yapmazsak ne olur? O zaman buluş yapamayan, inovasyonu taklitçilik sanan, ar-ge’yi “arakla getir” olarak düşünen, fason üretime çalışan bir toplum olmaya devam ederiz. Bu durumda akla şu soru geliyor: Acaba üzerinde anlaşamadığımız sosyal ve siyasal alandaki yapısal reformları bir yana bırakıp da ekonomik alandaki yapısal reformları yapabilir miyiz? Belki yaparız ama bu bizi ‘muasır medeniyetler seviyesine’ çıkarmaya yetmez. Eğitim ve adalet temeli olmayan bir ekonomi sürdürülebilir değildir. Ahlakı olmayan bir ekonomi olur mu? Ekonomisi iyi ama demokraside geri, bütçesi tutarlı ama insan hakları karnesi bozuk, kamu borç yükü düşük ama eğitimde geçen yüzyılın sistemine bağlı bir ülke ‘muasır medeniyetler seviyesine’ çıkabilir mi?

Ülke olarak detay konularda uzlaşma sağlayamamamızın çok büyük bir sakıncası yoktur. Ancak, esas sorun temel konularda uzlaşma sağlayamamamızdır. Merak etmeyin elbet bir gün koalisyon kurulur, uzlaşmalar sağlanır. Bir gün yeni hükümet kurulur. Siyaset bir yol bulur. Ancak, önemli olan eğitim, hukuk, demokrasi, insan hakları, özgürlükler, temel yapısal reformlar konularında millet olarak hem fikir olmamızdır. Bir sanayici olarak sabah kalktığımda siyaseti, ülkenin geleceğini, dış politikadaki sıkıntıları, eğitim sorunlarını düşünmediğim gün; sadece kendi işimi, üretimimi, ihracatımı düşündüğüm gün dünyanın ilk on ekonomisine girmeye aday olduğumu hissedeceğim.  Hala umutluyum…

Şerafettin AŞUT

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası

Yönetim Kurulu Başkanı


Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER