MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

Ekmek üreticileri halk ekmeğe talip 16.04.2019 tarihinde yayınlandı

Mevcut durumda halk ekmekte günlük 100 bin adet ekmek üretiliyor. Mersin’in tamamındaki tüketim ise 500 bin ekmek civarında. Üretimi fırıncılar yapar ve satış da ihtiyacı olan bölgelere gerçekleştirilirse hem daha kaliteli bir ekmek üretilmiş olur ve halk kazanır hem üretici kazanır hem de mevcut şekliyle ciddi zararlara uğrayan belediye bu zararından kurtulur.


Ekmek üreticileri halk ekmeğe talip

MTSO 33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Vahit Kenli, özel sektör temsilcileri olarak Büyükşehir Belediyesi’nin Halk Ekmek Fırınını işletmeye talip olduklarını söyledi. Dönüşümlü olarak fabrika işletmesini devralabileceklerini açıklayan Kenli, bu sayede hem halkın daha sağlıklı bir ekmek yiyeceğini hem belediyenin zarar etmeyeceğini hem de özel sektör temsilcilerinin kazanacağını söyledi.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Vahit Kenli, sektöre ilişkin değerlendirme yaparak yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini anlattı. İlk olarak girdi maliyetlerine değenin Kenli, son altı ayda bir çuval un fiyatının 45 TL’den 95 TL’ye yükseldiğini, susamın, mayanın enerji ve işçilik maliyetlerinin arttığını, ancak ekmeğin halen 1 TL’den satıldığını söyledi. Ekmek üreticilerinin çok ciddi zarar ettiğini vurgulayan Kenli, bir adet ekmeği 1,5 TL’ye mal edebilmelerine rağmen zararına satmak durumunda kaldıklarını açıkladı. Mersin’de yaklaşık beş yıl önce 138 adet ekmek fırını bulunurken bugün sayının 80’e düştüğünü dile getiren Komite Başkanı, “Maalesef bu 80 fırının da 60 tanesi satılık ancak alıcı bulamıyorlar” ifadelerini kullandı. Mevcutta faaliyetine devam eden fırınların ise gayrimenkullerini satarak ayakta kalabildiğine işaret eden Kenli, şunları söyledi: “Ancak bu da kalıcı bir çözüm değil. Hepimiz ekmeğimizin derdindeyiz. Sektör ciddi darbe almıştır. Ayakta kalabilmek adına kepekli ekmek, ekşi mayalı ekmek gibi alternatifler geliştirmeye çalışsak da bu ürünlerin satış ortalaması çok düşük. Bir kurumu çevirmeye yetmiyor. Üreticilerin birinde yaşanan sıkıntı ticari bağlantısının bulunduğu zincirin tüm halkalarını olumsuz etkiliyor.” Perakende satışların yanı sıra bir de toptan satışları bulunduğuna dikkat çeken Kenli, “Perakende satışları 1 TL’ye yaparken marketlere, bakkallara 70 kuruşa satmak durumunda kalıyoruz. Bu durumda zarar daha da yükseliyor. Üretici kaybederken doğrudan satış yapanlar karlı çıkıyor. Burada da haksız bir durum yaşanmakta. Üretim desteklenmeli ki bitmesin” değerlendirmesini yaptı.

“Üretim artmalı, girdi maliyeti düşmeli”

Ekmek fiyatları artırılamıyorsa en kısa sürede girdi maliyetlerinin düşürülmesi yönünde adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Vahit Kenli, ekmekteki en büyük girdi kalemini buğdayın oluşturduğunu ifade etti. Buğday üretiminin artırılmasının maliyetleri aşağı çekebileceğini anlatan Kenli, temel gıda maddesi olan ekmeğin fiyatlarının düşürülmesi için buğday üretiminin desteklenerek rekoltenin artırılması gerektiğini, bu sağlanıncaya kadar da ithalatla mevcut sorunun giderilmesini beklediklerini söyledi. Mevcut durumda yerli buğday bulmakta zorlandıklarını kaydeden Kenli, ekmeğin kalitesini düşürmek istemediklerini dile getirdi. 

“Yeni belediyeden beklentimiz büyük”

Artık seçim sürecinin sona erdiğini hatırlatan Vahit Kenli, göreve gelen yeni belediye başkanlarından büyük beklentileri bulunduğunu da anlattı. Bugüne kadar en ciddi sıkıntıyı halk ekmek satış kulübeleri nedeniyle yaşadıklarını hatırlatan Kenli yaşadıkları sıkıntıları şöyle özetledi: “Halk ekmek fabrikaları Türkiye’nin her yerinde üretim ve satış yapıyor.  Kesinlikle halkın ucuz ekmek tüketmesine karşı değiliz. Ancak belediyelerin özel sektörle rekabet edercesine tutum takınmasına karşıyız. Bu nedenle halk ekmek satış kulübelerinin her fırının önüne yerleştirilmesi yerine Siteler, Çay Mahallesi, Eğripazar, Demirtaş gibi daha çok ihtiyaç duyabilecek semtlere yerleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Fırınların çok sayıda işçi çalıştırdığını, her birinin sigortası, vergisi, maaşı, kirası bulunduğunu hatırlatan Kenli, “Emek yoğun bir sektörde faaliyet gösteriyoruz ve hiçbir çalışanımız asgari ücretle çalışmıyor. Tatilimiz, bayramımız yok. Zor bir mesleğimiz var ve bu nedenle birçok arkadaşımızın gideri oldukça fazla. Bu insanların üretimlerini sürdürebilmeleri için gelirleri ellerinden alınmamalı” değerlendirmesini yaptı. 

“Fabrikanın işletmesi özel sektöre verilebilir”

Komite olarak konuyla ilgili hazırlayacakları raporla birlikte önümüzdeki günlerde yeni büyükşehir belediye başkanını ziyaret etmeyi planladıklarını anlatan Vahit Kenli, özel sektör temsilcileri olarak halk ekmek fabrikasının işletmesine talip olduklarını da söyledi. Dönüşümlü olarak sektör temsilcilerinin fabrikayı işletebileceğini kaydeden Kenli, “Mevcut durumda halk ekmekte günlük 100 bin adet ekmek üretiliyor. Mersin’in tamamındaki tüketim ise 500 bin ekmek civarında. Üretimi fırıncılar yapar ve satış da ihtiyacı olan bölgelere gerçekleştirilirse hem daha kaliteli bir ekmek üretilmiş olur ve halk kazanır hem üretici kazanır hem de mevcut şekliyle ciddi zararlara uğrayan belediye bu zararından kurtulur” diye konuştu. Yeni yerel yönetimden yol ve çevre düzenlemesi istediklerini de anlatan Kenli, aynı zamanda sahilde kapatılan cafelerin de yeniden açılmasını istediklerini belirtip, “Geçmişte buradaki işletmelere günlük 2 bin ekmek satıyorduk. Yeniden canlandırılmasını ve satışlarımıza devam edebilmemizi istiyoruz” dedi. 

“Fırınlar pastaneye dönüşüyor”

Ekmek üreten fırınların bu dönemde ayakta kalabilmek adına pastane mamulleri üretmeye yöneldiğine de değinen Vahit Kenli şunları söyledi: “Mevcut durumda ekmeklerin fiyatını artıramasak da pastane ürünlerinde artan maliyetler karşısında bir artış yaşandı. Örneğin ekmek 1 TL’den satılırken bir simit 1,5 TL’ye satılıyor. İnsanlar bir ekmek aldığında bir gün boyunca yerken pastaneden 2-3 poğaça ya da simit alıp tek bir kahvaltıda tüketebiliyorlar. Bu nedenle ekmek üreticileri de simit ya da poğaça üretimine yöneldi. Ancak kentteki pastane sayısının oldukça yüksek olması nedeniyle buradan da beklenen karlılığa ulaşılamadığını dile getiren Kenli, “80 üreticinin neredeyse yüzde 40’ı pastane mamulleri de üretmeye başladı ama halen maliyetlerini karşılamakta zorlanıyorlar” ifadelerini kullandı.

Diğer bir sıkıntıyı Suriye ekmeği ile yaşadıklarını da anlatan Kenli, yoğun göç ile birlikte kalabalıklaşan nüfusu doyurmak adına daha çok ekmek satışı olacağı beklentisindeyken beraberinde Suriye ekmeğinin de üretime başlaması nedeniyle bu beklentilerini de karşılayamadıklarını söyledi. Suriye ekmeklerinin satışı noktasında da memnuniyetsizlikleri bulunduğunu anlatan Kenli, bu alanda faaliyet gösteren firmaların çok azının kurallara uygun çalıştığını, büyük bölümünün faaliyetini merdiven altı olarak tabir edilen kayıt dışı yollarla sürdürdüğünü bildirdi. Suriye ekmeği satan birçok firmanın ruhsatının, vergi levhasının bulunmadığını ifade eden Kenli, “Tandırı kurup ekmeği açıkta pişirip satan çok sayıda kişi var. Hijyenden bahsetmek mümkün değil. Bu sorunla mücadele adına denetimlerin artırılması gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.


Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER